20 Kasım 2011 Pazar

BİR KOMÜNCÜNÜN GÜNLÜĞÜ


Prosper-Olivier Lissagaray, inanmış bir cum­huriyetçi ve laiklik yanlısıydı. Komün dönemin­de yönetici bir rol almamakla birlikte, yoğun bir biçimde çarpışmalara katıldı. Paris, Versailles'ın eline geçtikten sonra Belçika'ya sı­ğındı ve orada, "Kanlı Hafta" çarpışmaları üze­rine Barikatlar Arkasında Mayısın Sekiz Günü' nü yazdı, Londra'da sık sık buluştuğu Marx'ın desteğiyle bu küçük kitabı' 1871 Pa­ris Komünü Tarihi adı altında genişletti. Bu kitap Komün konusunda en önemli yapıtlardan biri olarak tanınmıştır. Aşağıda Lissagaray'nin bu kitabından 23 Mayıs günü Montmartre'in düşüşünü anlatan bölümden bir alıntı verilmiş­tir:
"23 Mayıs. Saat sabahın üçü. Barikatlara! Ko­mün daha ölmedi! Sabah meltemi yorgun yüz­leri canlandırıyor, taze bir umut doğuyor. Düş­manın top ateşi bütün cephede günün doğu­şunu selamlıyor sanki. Komün topçusu ise bü­tün gücüyle Montmartre tepelerine kadar uza­nan bir çizgi üzerinde bu ateşe karşılık veriyor. Montmartre tepeleri şimdi biraz canlanmaya başladı.
Birkaç gündür hareketsiz durmuş olan Ver-sailles'cı komutan Ladmirant, adamlarını tah­kimatlara doğru sürdü, Neuillyde Saint-Ouen'a kadar bütün sur kapılarına karşı saldı­rıya geçti. Onun sağında bulunan bir başka Versailles'cı komutan Clinchant, Batignoles' den başlayarak barikatlara saldırdı. Önce Car­dinet sokağını ele geçirdiler. Sonra sıra ile Noblet, Truffant ile Condamine sokakları, Clichy'nin Avenne Barse'ı. Birden Saint-Ouen'daki sur kapısı açıldı.Versailles'cıasker­ler boşalıyordu. Bu, dünden beri dış kesimde çarpışan Montaudon tümeniydi. Prusyalılar, ta­rafsız bölgeyi Versailles'cılara teslim etmişti. Bismarck'ın izniyle Clinchant ve Ladmirant, te­peleri iki yönden kuşatıyorlardı.
Komün savunmacılarından Maion. 17. bu­cakta kuşatılmak üzereyken, Montmartre'a doğru çekilmeyi emretti. Yurttaş Dimitriyeva ve Louise Michel'in yönetiminde yardıma gel­miş olan 25 kişilik bir kadın birliği de oraya git­me emrini almıştı. Clinchant ilerlemeyi sürdü­rüyor, Clichy alanındaki barikatın önüne kadar geliyordu. Arkasında ancak elli kadar kişinin savaşabileceği bu derme çatma taş yığınını al­maları için Versailles' cıların Petersbourg soka­ğı ve Chaptal kolejindeki silahlı birliklerini bir araya getirip güçlerini birleştirmeleri gerekti. Federelerin artık atacak kurşunları kalmadığın­dan, tüfeklerini taş ve katran topaklanyla dol-duruyorlardı. Barutları da tükendikten sonra Cameres sokağına çekildiler. Saint-Ouen cad­desini ele geçiren Ladmirant, Montmartre Ki­lisesinin avlusundan Federelerin kurduğu ba­rikatın yanından geçerek ilerledi. Teslim olmak istemeyen yirmi kadar ulusal muhafız, Ver­sailles’ cılar tarafından kurşunlandı.
Daha gerilerde Epinettes takımı bir süre da­ha çarpışıyordu; giderek direnmeleri azaldı, sa­at dokuza doğru bütün Batignoles semti, dü­zenli ordu kuvvetlerinin eline geçmişti.
Vermore Montmartre için cephane almaya geldiğinde, belediye henüz ordunun başarıla­rından haberdar değildi. Cephane arabasıyla geri dönmek üzere iken, Ferré'ye rastladı; ken­dine özgü o güleç sesiyle: 'Görüyor musun Ferré, dedi, azınlık grubu üyeleri çarpışıyor'. Çoğunluk üyeleri görevlerini yerine getirecek' diye yanıtladı Ferré. Soylu bir biçimde ölecek olan, halka o kadar bağlı iki insanın yiğitlik ya­rışması!
Vermorel, cephane arabasını Montmartre'a kadar götüremedi.Versailles'cılar Montmartre tepesini çevirmeye başladılar. Batignoles'u ele geçirdikten sonra, ellerini şöyle uzatsalar Montmartre'ı alabileceklerdi. Montmartre tepe­leri ölü gibiydiler. Bölükler teker teker sanki erimişler, kaybolmuşlardı. Birkaç saat sonra düzenli ordunun saflarında görülen bazı ne idüğü belirsiz kişiler, savaşanları kaçmaya kış­kırtmış, çevreye gerçekdışı haberler yaymış, sürekli olarak askeri ve sivil makamları, ihanet ettikleri gerekçesiyle, engellemeye çalışmış­lardı. Kuzey yönünde yalnızca yüz asker var­dı. Bazı barikatlar geceleyin çok gevşek bir bi­çimde kurulmuştu. Yalnız kadınlar büyük bir gayret içerisindeydiler.
Cluseret, her zamanki gibi yalnızca ortadan kaybolmuştu. Cluseret'nin gönderdiği haber­lere ve belediyenin verdiği bütün sözlere kar­şın La Cecilia ne takviye ne de cephane ala­bilmişti. Saat dokuz sıralarında tepelerdeki topların artık sesini duyamadığından, oraya gitti. Topçular yerlerinde değildiler. Batigno-les'dan kaçıp saat onda gelen askerlerse yalnızca paniği getirdiler. Versailles' cılar rahatlıkla gelebilirdi; onları karşılamak için 20G kişi bile yoktu. Gene de Mac-Mahon. Ancak en iyi birlikler ile saldırıya geçmeye ce­saret etti. Montmartre'ın ünü ve bu cephenin gücü Versailles'cıları bu denli ürkütmüştü. Tam mevcutlu iki kolordu Lepic, Mercadet sokak­ları ve Clignancourt yolu üzerinden buraya saldırdı. Arada bir bazı evlerden tüfeklerle ateş ediliyordu; o anda kollar halinde ilerleyen bir­likler durdu, ateş edilen evleri kuşattılar. Montmartre'ı kuşatan, surların üstüne yerleştirilmiş topların ateş desteğinden yararlanan bu 20 000 asker, birkaç düzine tüfeklinin yöntemsizce ­savunduğu mevzileri ancak üç saatte ele geçirebildi.
Saat 11'de kilisenin avlusu bütünüyle Versailles'cıların elindeydi. Hemen sonra düzenli ordu birlikleri Chateau-Rouge'a ulaştılar.
Çevrede birkaç silah sesi duyuluyordu. Kısa zamanda, dövüşmekte direnen az sayıda­ki savaşçılar ya ölmüş ya da tek başlarına kal­maktan yılarak geri çekilmişlerdi. Versailles' cılar yukarı çıkan bütün yamaç yollarından te­pelere tırmanıyorlardı. Öğleye doğru Moulin de la Galette'e yerleştiler, St. Pierre alanından aşağıya bucak belediyesine doğru ilerlediler véen küçük bir direnişle karşılaşmadan bütün 18. bucağı ele geçirdiler. Böylelikle savaşsız, kavgasız, hatta umutsuz bir karşı koyma bile olmadan, alınması çok güç müstahkem yer, düşmana terk edilmiş oldu. Oysa kesin ka­rarlı birkaç yüz kişi, buradan bütün Versailles ordusunu durdurup, Ulusal Meclisi bir anlaş­maya varmaya bile zorlayabilirdi.
Versailles'cıların genelkurmayı Montmartre'a gelir gelmez, general Clément Thomas ve ge­neral Lecomte'un öcünü almaya girişti. Kırk iki erkek, üç kadın, dört çocuk, Rosien sokağı 6 numaraya getirildi. Burada başları açık olarak 18 Mart günü generallerin kurşuna dizildikleri duvarın dibine diz çökmeye zorlandılar, hepsi öldürüldü. Çocuğunu kolları arasında tutan bir kadın diz çökmeyi reddetti, yoldaşlarına şöy­le bağırdı: 'Bu alçaklara ayakta ölebileceğimiz! gösterin.
Sonraki günler bu kıyımlar sürdü. Her tutuklu kafilesi önce bir süre kurşunlarla delik deşik olmuş duvarın önünde bekletildi, sonra St. De­nis yoluna bakan tepenin yamacında kurşun­landı.
Batignoles ve Montmartre ilk yığın kıyımla­rına tanık oldu. Her üniformalı ya da ayağında postal olan kişi hukuken hiçbir açıklama ya­pılmadan soruşturmasız kurşuna dizildi. Versailles'cılar bu yöntemle sabahın erken saatin­den beri Batignoles kavşağında, belediye ala­nında, Clichy kapısında adam öldürüyorlardı. Moncéan parkı 17. bucakta en fazla yeğledik­leri 'mezbaha' oldu. Montmartre'da tepeler, her basamağı cesetlerden oluşan Elysée ve dış bulvarlar, kıyımın merkeziydi.
Montmartre'dan iki adım öteye, daha felake­tin haberi ulaşmamıştı. Blandre alanında ka­dın savaşçıların savunduğu barikatlar, saatler­ce Clinchant'ın askerlerine karşı direndiler. Sonra Pigalle barikatına çekildiler; ancak bu barikat da saat ikide düştü. Barikatın başı Ver­sailles 'cı komutanın önüne getirildi. Kimsin?' diye sordu subay. 'Merkez Komitesi üyesi du­varcı Levêque.' Versailles1 ci tabancasını onun yüzüne doğru ateşledi, erler silahlarıyla ateş ederek adamı öldürdüler."
Die Pariser Kommune 1871'den (Yayımlayan: Helmut Swoboda)







DEVRİMLER VE KARŞI DEVRİMLER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder